Türklerle beraber büyüyen bir şehir haline gelmiştir. Çubukoğulları
devrinden sonra Harput’ta “Artukoğulları Devri” başlar. 12. asrın ilk
yıllarında başlayan bu devir, 1234 yılına kadar devam etmiştir.
Artukoğullarının, Türkmenleriyle beraber Doğu Anadolu’ya gelip
yerleşmelerinden sonra bir kol da Harput’a gelmiştir. Bunlara bu sebeple
“Harput Artukluları” denmektedir.
Artukoğulları devrinde; adı hala Harput ve Elazığ’da anılan Belek
(Balak) Gazi’nin Harput’un yetiştirdiği en ünlü Türk Fatihi olduğu
bilinmektedir. (1965 yılında Harput Turizm Derneği tarafından Belek
Gazi’nin, at üstünde güzel bir heykeli yaptırılmıştır.) Onun en önemli
hizmeti,
Haçlı seferleri sırasında görülmüştür. Selahattin Eyyubi ile mukayese
edenler bile olmuştur. (Tarihçiler son araştırmalar ışığında Balak
Gazi’nin asıl isminin “Belek Gazi” olduğunu ifade etmektedirler.)
Balakgazi’den sonra 1185 yılına kadar Harput’ta yine Artukoğullarından
gelen Prensler, hüküm sürmüşlerdir. Bunlardan Fahrettin Karaaslan’ında
Harput tarihinde unutulmaz yeri ve eserleri vardır. 1148-1174 yılları
arasında Harput’ta hüküm sürmüş ve burada bulunan Ulu Camiyi
yaptırmıştır.
1234 yılında Harput’ta Artuk Hanedanının hakimiyeti son bulur ve Harput
Selçuklu Hanedanına ilhak olunur. Selçuklular devrinde Harput, bir
Subaşı tarafından idare
edilmiş ve bu devirde “ Arap Baba Camii ”ve bitişiğindeki türbe hariç
önemli bir eser bırakılmamıştır.
Anadolu Selçuklularının bölgedeki hakimiyeti sona erince, 14. asırda
Harput’ta bir müddet İlhanlıların daha sonra da Dulkadiroğullarının
hüküm sürdüklerini görüyoruz. Dulkadiroğulları devrinden sonra da
Harput, 1465 de Uzun Hasan tarafından zapt edilmiş ve 40 yıl kadar
Akkoyunluların idaresinde kalmıştır.
Akkoyunlulardan sonra 1507 yılında Harput, Şah İsmail’in idaresine
geçmiştir. 1516 yılında Çaldıran muharebesinden sonra Osmanlı ordusu
tarafından fethedilmiştir.
Osmanlı İdaresine geçen Harput, başlangıçta Diyarbakır Eyaletine bağlı
bir sancak halinde teşkilatlandırılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder